Uzman Dr. Yaprak Yalçın Arslan ile meslek hayatını ve mesleğe atılış sürecini konuştuk

Uzm. Dr. Yaprak Arslan Psikiyatrist & Psikoterapist

Psikiyatrist ve Psikoterapist olan Yaprak Yalçın Arslan ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli  röportajımızı siz değerli okuyucularımıza da aktarmak istedik. Yaprak Hanım ile meslek  hayatını ve mesleğe atılış sürecini konuştuk 

• Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize kendinizden  bahseder misiniz? 

Merhabalar ben Doktor Yaprak Arslan. Psikiyatri uzmanıyım. Tıp fakültesini Kocaeli  Üniversitesi’nde okudum. Mezun olduktan sonra pratisyen hekim olarak mecburi hizmet  yaptım. TUS’u kazanıp Dokuz Eylül Üniversitesi’nde psikiyatri ihtisasımı yaptım.  Tamamladıktan sonra tekrar bir mecburi hizmetim oldu. Uzmanlıktaki mecburi hizmetimi  yaptıktan sonra ise İzmir’e geri döndüm. Dört yıl kadar Alsancak Devlet Hastanesi’nde ve  üç yıl kadar ise özel bir hastanede çalıştım. Bir buçuk yıl önce kendi muayenemi açmaya  karar verdim. 

• Psikiyatriye olan ilginizi ilk ne zaman fark ettiniz? 

Hatırladığım kadarıyla bizim zamanımızda 18 tercih hakkımız vardı. Benim 17 tercihim de tıp  fakültesi oldu. Doktor olmakla ilgili kafamda hep bir düşünce vardı ama biliyorsunuz ki tıp  fakültesi sırasında hep stajlarımız oluyor. Özellikle intörndeki psikiyatri stajımdan sonra  hoşuma giden bir tarafı oldu. İnsanlarla iletişim kurmayı ve onlarla konuşmayı çok severim.  Her grubun bir dinleyicisi, denkleyeni vardır ya o kişi bendim. Psikiyatri’ye olan ilgim de bu  şekilde başladı. TUS’ta da tercih haklarımın çoğunu bu yönde kullandım. Hem fakülte hem  ihtisas alanında çok kararlıydım ve bu kararıma doğru yöneldim. 

• Neden cinsel terapi alanına yöneldiniz? 

Biz psikiyatri ihtisası yaparken terapi eğitimini ayrıca almıyoruz. Psikologlarda da benzer bir  yön var. Terapist olabilmemiz için gerçekten terapi eğitimi almamız gerekiyor. Öncelikle bir  süreçten geçiyorsunuz. Bazılarında 100 saat teorik 100 saat pratik alırsın, sınavını verirsin  sonra hastanı hazırlarsın. Ben de bu şekilde bir yoldan geçtim ve en başından beri terapist  olmak istediğimi bildiğim için yoluma buradan devam etme kararı verdim. İlk olarak  destekleyici psikoterapi eğitimi aldım çünkü cinsel terapist olabilmek için ana ekollerin bir  tanesinden eğitim almak zorundayız. Yani önce psikoterapist olmalısınız. Psikoterapist  olmadan cinsel terapist olamıyorsunuz. Açıkçası insanın kendini geliştirme isteğiyle alakalı bir  şey. Hep daha neler yapabilirim, ne kadar çok yardım alabilirim, hastaya nasıl yardımcı  olabilirim diye düşündüm. Cinsellik görmezden geldiğimiz, arkada bıraktığımız, insanların  kafasında çok fazla soru işaretinin olduğu ve dile getiremediği bir alan. Cinsel terapi eğitimi  sırasında hastaların ne kadar çok daha sıkıntılarını paylaşabileceklerini ve aslında bazen  temelde çok fazla sıkıntı olabileceği bizim de bu sıkıntılara nasıl yaklaşabileceğimizi  görüyoruz. Sadece cinsellik açısından bir eğitim olmuyor. Cinsel terapi denilen şey hastanın  sadece tedavisi değil bir psikoeğitim süreci oluyor. Bir takım ev ödevleri veya çift olarak yapabilecekleri ev egzersizleri veriyoruz. Yani temelde çok bütüncül bir yaklaşımdan  bahsediyoruz. Benim yaptığım işin bir alanı diyebiliriz ve benim eğitime devam etme çabam  olduğu için de bu eğitimi aldım.  

• Mesleğe başlamanızdan bu yana alanda ve hayatınızda neler değişti, nelerin  değişmesi gerektiğini düşünüyorsunuz? 

Hem doktor hem psikiyatri uzmanı olmanın bana kişisel olarak çok artısı olduğunu  düşünüyorum. Terapi eğitimleri sırasında farkındalıkların gelişmemesi mümkün değil. Hasta  olarak karşınıza birini oturtmadan önce sizin de o koltukta nasıl oturulduğunu hissetmeniz  lazım. Direkt birilerine soru sormaktan önce bu sorular bana sorulduğunda nasıl  hissediyorumu da bilmemiz gerekiyor. Mesleki anlamda ise bütün alanlar gibi psikiyatri de  hem farmakolojik hem de görüntüleme alanında ciddi anlamda gelişen bir alan. Psikiyatrist’e  geldikleri zaman insanların kafası hep karışıyor. Kafasında psikolog muydu, ilaç veren miydi  yoksa terapi yapan mıydı gibi birden çok sorusu oluyor. Burada şöyle bir durum var.  Psikiyatri’nin bilinirliği, tanınırlığı günden güne artıyor. İnsanların erişmekle ilgili sıkıntıları  azalıyor. Ben psikiyatriste gitsem mi, gidersem bana bir şey derler mi ya da ben deli miyim  tarzı sorular yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Bence bu ciddi bir gelişme. Toplumsal alanda  psikiyatriste erişmek çok daha kolay olmaya başladı. İnsanlar yardım istemek konusunda daha  cesurlar. Bunun dışında psikiyatrinin organik bir alan olduğunu gözden kaçırıyoruz. Yani  insanlar ruhsal dediğimiz zaman sadece görünmeyen bir ruhtan bahsettiğimizi zannediyor ama aslında psikiyatri aslında beynimizin hücrelerinin bir yansımasıdır. Şikayetlerimizi,  duygularımızı ve davranışlarımızı oluşturan her şey beynimizin işleyişini gösteriyor. Nasıl  beynimizin bir kısmı nörolojik belirtilere sebep oluyorsa sıkıntı yaşadığımız zaman elimiz  ayağımız tutmuyor, gözümüz görmüyorsa bazı hücreler etkilendiği zaman ise duygusal olarak  farklı belirtiler verebiliyoruz. Aslında organik dediğim kısım tam olarak budur. Yani bu sadece  görünmeyen ruh bilimi değil. Davranışlarımıza yansıyor ve insanların kendisini ifade etmesi  zorlaşıyor çünkü daha soyut bir şeyden bahsediyoruz. Ayağımızın tutmadığı, gözümüzün  görmediği zaman bunu ifade etmemize bile gerek kalmıyor çünkü dışarıdan anlaşılıyor fakat  üzgünüm, karamsarım dediğimiz zaman ne derdin var niye üzgünsün gibi sorularla  karşılaşabiliyoruz. İşte bu yüzden işin organik tarım kısmını gözden kaçırmamamız gerekiyor.  Aynı beyinden bahsediyoruz. Bir hücre etkilenirse başka bir şey, başka bir hücre etkilenirse  başka bir şeye sebep oluyor. O kısmı kaçırmamak lazım. İlaç tedavisinin işe yarıyor olmasının  temel nedeni de budur. 

• İnsanlar ne zaman size gelmeli? 

En ufak sıkıntıda psikiyatriste gidilir mi gidilmez mi, gidilmemeli mi sorularını çok sık  duyuyoruz. İnsan her aşamada gelebilir. Danışmanlık almak için, güncel sorunlarını konuşmak  ve bir sorunla baş edemedikleri an gelebilirler çünkü dediğim gibi psikiyatri sadece ilaç  tedavisi düzenleyen, hastaya ve hastalığa bakan bir branş değil. Gittikleri yerde danışarak  sonuca ulaşma, bir eğitim alma gibi şansları da olacaktır. Hekimlik sadece tedavi etmek değil  aynı zamanda eğitmektir. Hastanın kafasında kendi süreciyle ilgili herhangi bir şey varsa bile  gelebilir. Hastanın gelmesini sınırlandıracak bir şey yok. Herhangi bir sorun için gelebilir.

Kaynak: terapidelisi.com

Uzm. Dr. Yaprak Arslan
Psikiyatrist & Psikoterapist